Sakarya – Çiğdem Yaylası
Canımızın sıkıldığı bir Cumartesi günü yaptığımız şipşak organizasyon ile Çiğdem Yaylası’nı keşfetmek için 3 araç ve 3 aile olarak hareket ediyoruz. Hava Ekim için normal sayılabilecek bir soğuklukta, ancak 1400 m rakımlı bu yaylanın oldukça soğuk olabileceğini öngörüp bebekler için gerekli donanımı hazırlayarak yola koyuluyoruz. Yolda Maşukiyede öğlen yemeklerimizi yiyip yolumuza devam ediyoruz.
200 km olan yol yaklaşık 3.5 saat sürdü yol ancak dura kalka, yemek yiyerek, çocukların oyun oynamasını bekleyerek zamanımızın bir çoğunu geçirdik. Bu gezide ilk defa değişiklik yaparak yaylaya giden yolun nasıl olduğunu sizlere kamera ile çekim yaparak göstermek istedik. Buradaki amaç ”-biz nasıl gideriz oralara? Yollar nasıldır acaba?”nın cevabı için. Linki burada buyrun. :)Hatta bunu geliştirerek çok farklı çekimler yapmakta bizlerin hayali.
Köylerin arasından inişli çıkışlı ve virajlı olarak yolları takip ediyoruz. otobandan ayrıldıktan sonra benzin istasyonu falan da bu ara yollarda bulunmamakta bu sebeple ihtiyaçlarınızı Sapanca ya da Hendek’te son olarak alabilirsiniz. Videodan da göreceğiniz gibi asfalt olarak başlayan yol önce stabilize, ardından toprak sonra da bozuk çamurlu bir yola dönüyor. Ama Ekim şartları için korkulacak hiçbir durumun olmadığını yolda kalma gibi bir şeyin sözkonusu olmadığını ekleyelim.
Yolların arasında kıvrılarak ilerlemek ve bir süre sonra temiz orman havasının ciğerlerinize dolduğunu hissetmek muhteşem. Temiz hava insanın hemen uykusunu getiriyor. :) Yaylaya ne zaman varırız diye düşünürken bir anda kendimizi geniş bir düzlükte buluyoruz. Yayla karşımızda! Her yer alabildiğine yeşil. Muhteşem bir manzara ve öğrendiğimize göre ilkbahar ve sonbahar aylarında yaylada çıkan Çiğdem çiçeklerinden alıyor ismini. Biz çiçeklerden az sayıda görsekte hemen araçlarımızı park edip yaylada yürüyoruz. Keskin bir soğuk var. Sapancada olmayan kar burada mevcut. Yayla evlerinin bir kısmı ahşap yeni yapılanların bir kısmı ise beton. Böyle durumlarda betonun neden icat edildiğini sorguluyor insan.
Ormanın derinliklerinden ağaç kesme sesi geliyor. Tam bu sırada bomba atılmışçasına çıkan ses ağacın büyüklüğü konusunda bizlere bir fikir veriyor. Bir traktör bunları çekiyor. Ondan dönüş için farklı bir rota istiyoruz. Kısa süreli sohpet ediyoruz, çünkü soğuk artık iliklerimizde. Araba ile bölgeyi ekşfetmeye karar veriyoruz. Geldiğimiz yol yerine, yaylanın devamında yolun çatal olduğunu ve solu takip ederek otobana kadar inebileceğimizi söyleyen yaylanın köylüsüne teşekkür edip oradan ayrılıyoruz. Bir süre sonra yol daralıyor. Sağlı sollu dev ağaç kütükleri mevcut. Ağaçları keserken gördüğümüz insanlar bize yolun böyle olduğunu devam edebileceğimizi söylüyorlar. Geldiğimiz yola göre çok daha virajlı olan yolu inmek 1 saatimizi aldı ancak yaşattığı macera, manzara ve keyif süreden çok daha güzeldi.
Dönüş yolumuz üzerinde Adapazarına uğrayıp Köfteci İsmail’in yerinde ıslama köfte yiyoruz. Ortam güzel, yemekler lezzetliydi.
Mevsiminden dolayı pek fazla bir hareket kabiliyetimiz olmasa da Çiğdem yaylası geniş düzlüğü ve muhteşem yeşilliği ile güzel bir övgüyü hak ediyor. Yazın burada çok daha keyifli vakit geçirilebilir. Bu doğal güzellikler bozulmadan bir gün mutlaka burayı keşfedin.