Gidilmemesi gereken otel, Riverside Ağva!
Ne güzel olurdu, bize biraz güleryüzlü davranıp, Ağva’yı ve kendilerini sevdirseler. Böylece bizler de hem dostlarımıza anlatır, hem de bir daha gelirdik bu otele. Park edip, sal ile karşı kıyıdaki otele geçene kadar herşey güzel.
Kenarda oturacak bir çok masa mevcut. Birine geçiyoruz. Önce garson bekliyoruz. Ortada garson yok. “1,2,3,5 dk. derken ben dayanamayıp içeri gidiyorum “arkadaşınız bakmıyor mu diyorum dışarıdaki masalara”. “Geliyor abi” diyorlar. Neyse yiyeceğimiz güzel kahvaltının hayalini kurarak rahatlıyoruz. Garson geliyor, minder diyorum, demir sandelelere oturamıyoruz, onu da getirmesi ayrı bir 5 dk alıyor. Geleli 15 dk oluyor biz daha sipariş bile veremiyoruz.
Kahvaltı var mı? Var abi. “Açık büfe kalmadı ama kahaltı tabağı yaptırayım size” diyor. Dolgun mu diyoruz? “tabi” diyor. Doyar mıyız? “Evet abi”. Tamam getir o zaman. Tabak yaklaşık bir 15 dk sonra geliyor. Maşaallah diyoruz deli bir kahvaltı geliyor heralde. Tabak geliyor: 4 adet zeytin, kibrit kutusu büyüklüğünde bir beyaz peynir, 2 dilim ince salam, küçük bal, küçük ballı üzümlü marmelat, küp gibi küçük bir tereyağ, 2 dilim salatalık, bir küçük domates (ikiye bölünmüş), üçgen kesilmiş bir parça kaşar peyniri. Yemeğe başlamadan kızarmış ekmek varmı? “Yok?” Peki kahve? “Kahve makinası bozuk?” Peki Çay.. “Haa çay var getireyim”. Allah razı olsun getir bakalım. Kahvaltı başlıyor, 5 dk sonra da çay geliyor, nefis! İnsanı zorla evine götürür bunlar. Birde suçlu senmişsin gibi, döküle döküle getirilen çay. Tartışmak istemiyoruz. Bu sabah bizim için kıymetli. Keyfimiz kaçmamalı. Kahvaltıyı masaya bırakınca garsonlar yine ortada yok. Kayboluyor hepsi. Yemek mi yiyoruz, garsonmu gözlüyoruz yakalamak için, tam bir sinir harbi.
Neyse hemen kalkmak için hesap istiyoruz. 50 Ytl diyor amcamız. Kahvaltı tabağı ne kadar diyoruz. 25 ytl diyor. Bu kahvaltı tabağının hiçbir özelliği yok diyoruz? Şehirdeki herhangi bir pastane kahvaltısından farksız. Açık büfe 35 bu 25 diyor. Nuh diyor peygamber demiyor. Kartla ödemek istiyoruz. Kart olunca 5 ytl de komisyon alıyoruz diyor. Aslında bu yaşananların tek bir Türkçesi var. Hazır bu adamlar buraya para harcamak için gelmiş alabildiğimi alayım, yollayayım. Bir gr. memnun etme çabası, bir gr. insanlar bir daha gelir çabası yok. Bari fiş getir diyoruz. Fiş’te nakit olarak kesilmemiş, kredi olarak yani sanki kartla ödemişiz gibi kesilmiş. Ya sabır diyoruz. Hemen kalkıyoruz. Birde bahşiş için beklentiye girmesin mi?
Sevgili işletmeci, sizler bizleri memnun ettikçe, güler yüzünüzle iyi davranışınızla hem defalarca biz, hemde arkadaşlarımız gelir. Herkese öneririz. “3 lira daha koparayım” yerine “abi 3 liranın önemi yok lütfen” demenin aslında sizlere bir sonraki sefere bir/birkaç müşteri bağladığını unutma. Başka bir yerde (İsim vermiyiorum ama isteyene verebilirim) gelen müşteriyi memnun edemedim diye üzüntüsünden ücret bile almayan işletmeciler bugün 4. şubesini açmış durumda. İşte başarı budur.
Arkadaşlar sakın ama sakın huzurunuzu kaçırmayın, bu işletme bizden Ağva’yı soğutsa da, eminiz başka iyi işletmeler vardır.