Meersburg
Bir sonraki hedefimiz Meersburg. Biraz otoban biraz köy yolları derken oldukça neşeli bir yolculuk yapıyoruz. Gözümüz sürekli dışarıda nereye bakacağımızı şaşırıyoruz. Karavanımızla virajlı dağ yollarından ilerlerken birden karşımıza Bodensee çıkıyor. Almanya-İsviçre-Avusturya sınırının tam çatal oluşturduğu bir noktada kocaman bir göl.
”-Vaayy”, ”-Süpermişş”, ”-Öff manzaraya bak”, sözcükleri bir anda karavanı dolduruyor. Hakikaten de göl/deniz bir şehrin manzarasını havasını ne kadar da değiştiriyor. Oldukça küçük bir şehir burası, hatta yarım saatte içinde araba ile tur atıp bitirebileceğiniz bir yer. Fakat o kadar nostalji ve tarih kokuyor ki, tüm evler birbirinden güzel. Hepsi bakımlı. Kardeşim bir evde kötü olsun bari de ”-Bak bunlarda da kötü ev varmış” diyelim. Hemen aracımızı şehre biraz tepeden bakan bir noktadaki karavan park alanına çekiyoruz. Yürüye yürüye şehrin meydanına kadar geliyoruz. Sürekli deklanşöre basmaktan neyi çekeceğimizi şaşırıyoruz.
Bu arada aşağı yukarı tüm gezdiğimiz yerlerde standlarda çilek satılıyor. 3 farklı boyda, kaseler içerisinde bulunuyor ve hemen alıp elinizle yiyorsunuz. Mutlaka yiyin, süper lezzetli ve kesinlikle tatlı! Bununda oluru 1.60 Euro. Mekanlar turistleştikçe 2.5 Euro’ya kadar fırladığını gördük. Şehirde gezilecek birçok nokta mevcut. Turizm bürosundan alacağınız broşürler size oldukça yardımcı oluyor, bunu mutlaka alın. Meersburg Kalesi, Şehir müzesi, Yeni Saray, Şarap Müzesi,Zeplin müzesi en çok rağbet görenleri. Zaten şehirde kaldığımız ilk gün tepemizde sürekli bir Zeplin tur attı. Burada bulacağınız bütün dükkanlar ya hediyelik eşya satan bir yer ya da cafe.
Sahile indiğinizde tüm sahil şeridi boyunca yine muhteşem göl ve ada manzaralı cafeler bulunuyor. Defalarca tur attık, her sokağı tek tek dolaştık. Keyif alıyorsunuz dolaşırken ve kendinize nasıl bu kadar orjinal ve temiz kalmayı başarabiliyorlar diye soruyorsunuz. Yani adamlar şehri sahile paralel değil dikine büyütmüşler ve kimsede ben apartman dikmek istiyorum, buraya otel dikmek istiyorum dememiş.! Off of.. Neyse konumuza dönelim tekrar. Sahil kenarında en uç kısımda Konstanz şehrine motorlar çalışıyor. Yaklaşık her 1 satte bir kalkıyor. Burayı özellikle romantik ve sakin bir tatili tercih edeceklere öneriyoruz. Herkes bisiklet kullanıyor. Sanki bebeğini alan gelmiş. Etraf bisikletli aileler kaynıyor. Burada tek sevmediğimiz hiçkimsenin bir ürün alırken sizinle pazarlık yapmaması ve burnundan kıl aldırmaması. İndirim yapın dediğinizde size sanki onlara küfretmişsiniz gibi bakıyorlar ve oldukça sinirli konuşmaya başlıyorlar. Fiyatlara bu yüzden almadan önce bir kaç yerden bakmakta fayda var.