Haz 30 2008

Konstanz

Konstanz Sehir Meydani

Artık Almanya’nın en alt sınırındayız. Daha ötesi yok. Meersburg’da kalenin surlarında yüksekteyken bu yakaya bakıp “-işte şurada Konstanz Üniversitesi” diye göstermişlerdi. Zaten heryerde gençler var. Bu oldukça hoş bir durum çünki yaşlanan Alman nüfusu gençleri görmemizi engelliyor. Birçok şehirde yer yer azalan genç nüfus burada çoğunluğu ele geçirmiş durumda. :)

Meersburg’dan kalkan motorlar ile Konstanz’a gelmeniz yaklaşık 30 dk gibi kısa bir süre alıyor. İskeleye vardığımızda şehir diğer Alman şehirleri gibi “Eski şehir/Yeni Şehir” diye ayrılmış. Bu eski şehir denilen kısımlarda daha tarihsel ve nostaljik dokuyu görebilirken diğer yeni şehrin modern ve beton kalıplardan oluştuğunu görmeniz mümkün. Bu yüzden aslında müzeler veya değişik mimari örnekler hariç Almanya’da yeni şehir kısımlarını gezmenizin pek bir anlamı kalmıyor.

Daha iskeleden yürürken kapanan hava bizim güzel gökyüzünü artık gri olarak görmemizi sağlıyor. Zaten açan güneş sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor burada. 100-150m ileride meydana geliyoruz. Sağlı sollu bir çok cafe bulunmakta. Burası aynı zamanda şehrin meydanı. Çok büyük bir şehir değil zaten. Meydanı dikine kesen oldukça uzun alışveriş yapabileceğiniz yine bu meydanın devamı olan sokak mevcut. Bu ara sokaklarda bile bir çok cafe görüyoruz. Her biri birbirinden o kadar ayrışmışki renkleri, logoları, konseptleri çok hoşumuza gitti. Bir dikkatimizi çeken diğer konu da bazı binaların çok güzel ve detaylı biçimde resimler ile boydan boya boyanması. Resimlerde hiçbir detayı da atlamamışlar, gerçekten hepsi oldukça sanatsal ve çok hoş gözüküyorlar.

Meydandan sola doğru sokağa devam ederseniz 15dk. sonra İsviçre sınırına varıyorsunuz. Bizde sınırı görmek için oraya kadar gidiyoruz. Herkes elini kolunu sallaya sallaya giriyor, aynı şekilde arabalar da öyle. Ama arada şüphelendiklerei bir durum olursa kimliklerinizi ya da aracınızı arayıp, bakıyorlar. Bu aynı şekilde Almanya girişi içinde geçerli. Burada canımızı çeken en güzel şey ise “Döner” oldu. Şimdi “oraya kadar gidipte dönerden başka birşey bulamadınız mı?” dediğinizi duyar gibiyiz. Ama, yuvarlak kapalı pide içine döneri kestikten sonra, sarımsaklı yoğurtlu bir sos ile karıştırıp, içine bol bol yeşillikler konan bir sandviç gibi kocaman bir döner yiyorsunuz. Açıkçası bu konuda, kömürde pişmiş Ankara dönerine rakip tanımayan ben, eşimin tercihi olan Almanyadaki Döneri’de oldukça lezzetli, hatta muhteşem buldum. Mutlaka deneyin. Hatta bu satırları yazarken bile ağzım sulandı. :) Zaten yediğimiz dönerci de Almanya’nın en lezzetli dönercisi seçilmiş. Kendilerini yine buradan kutluyoruz.

Akşam üzeri yine kaldığımız Meersburg’a doğru motorların kalktığı limana doğru yürümeye başlıyoruz. Bunların belirli saatleri var ama ortalama 45dk.da bir, kalktığını söyleyebiliriz. Kişi başı fiyatları da gidiş dönüş 11 euro civarında. Buraya kadar gelmişken, şehir turunu ve mutlaka ama mutlaka en lezzetli döneri tatmanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.