Ağva
Pazar sabahı kahvaltımızı yapmak için sabah 10.00 gibi yola koyuluyoruz. Daha önce Şileye gittiğimiz için yola aşinayız ama Şile’den sonrasını bilmiyoruz. Şileyi geçer geçmez yol sizi tabelalar ile kolayca yönlendiriyor Ağva’ya. Yol oldukça virajlı, orman içerisinden geçerek döne döne gidiyorsunuz. Yol boyunca sürekli mesire yerleri mevcut. Özellikle yol boyunca köylerin içerisinden geçmek oldukça güzel ve fotoğraf çekmek isteyenler için çok keyifli.
Yolun km olarak mesafesi çok fazla olmasa da (Şile’den sonra 50 km) yolun virajlı olması toplam 2.5 saat sonra Ağva’da olmamıza neden oldu. Bu arada yol tutanlara öneri ilaç alıp öyle çıkın. Ağvaya vardığımızda ilk dikkatimizi çeken şehir girişinde oldukça fazla çingene mahalleleri oluşmasıydı. Şile’de hiç rastlamamıştık ve sahilde yürürken sürekli gelip sizlerden ya bozuk para istiyorlar, ya sigara v.s.. Rahatsız edici bir durum yani.
Riva deresinin kenarında birçok otel konumlanmış durumda. Bizde internetten gözümüze hoş gelen bir otel seçtikten sonra bu otelde kahvaltımızı yaptık. (bunu ayrıca anlatacağız!) Yolların asfaltından mı bilinmez ama her yer toz içerisinde, buna birde saygısız sürücüler eklenince toz yutmamak için hemen kaçıyorsunuz arabayı parkedip. Otellerin park yerleri mevcut bu arada, ya da yolda kenarlara bırakmak mümkün. Dere içerisinde tekne ile gezinti yapmak mümkün. Kahvaltı sonrası yürüşüş yapmak için sahile kadar gittik, oldukça büyük ve incecik kumlardan oluşan güzel bir sahili var. Yine sahil kenarlarında balık yiyebilecek yerler ya da cafeler mevcut. Ağva’nın merkezinde bizim dikkatimizi çeken başka bir nokta da bu kadar turistik bir merkezin nasıl olur da balçığa dönen ve çamurlar içerisinde yolları olur, şehir içinde yollar oldukça bozuk. Açıkçası Şile’nin düzenli yapısı kendini aratıyor.
Sahilde uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra daha da içerilere, köylerine doğru yola koyuluyoruz. Sahil kesimlerine doğru dağlara doğru birçok köy mevcut. Dikbucaklı köyü’ne kadar çıkıyoruz. Bu köy oldukça şirin ve bir yeri aramak istediğinizde herkes size yardımcı olmaya çalışıyor. İnsanlar güler yüzlü. Fotoğraf için güzel kareler yakalamak isteyenler bu köylerin olduğu tepelere doğru uzanmalı. Taze havayı cigerlerimize doldurup tekrar İstanbula doğru yola koyuluyoruz. Dönüşte herkesin bilmediği yeni bir yola yönlendiriyor bizi bir köylü. Gerçekten orman yolundan daha geniş, yeni yapılmış gibi tertemiz kaymak bir yoldan yaklaşık 20 dk.’da Şile’nin kavşak noktasına çıkıyoruz. Otel’den dolayı pek heyecan alamasakta bizim için yinede keyifli değişik bir Pazar günü oldu. Mutlaka gidilip sahilinde bir yürüyüş yapılmalı.