Yaz Tatili 1.Bölüm: Karaburun, Sakızlı Dondurma

Okuyamayanlar için; Yaz Tatili 2. Bölüm Tıklayın.
Okuyamayanlar için; Yaz Tatili 3. Bölüm Tıklayın.

yaztatili2009Tam bir sene boyunca beklediğimiz, o hayallerini kurduğumuz tatilimizin günü geldi çattı. Bu seneki programda 5 gün İzmir/Karaburun, birer gün de Çeşme ve Alaçatı olarak programladık. Uzun uzun listeler yapıp Karaburun ile ilgili sizlere anlatılacak bir çok yer çıkardık. Ancaak.. :) Karaburun ile ilgili  anlatacaklarımız maalesef kısa bir anıdan ibaret olarak kaldı.

karaburun_yollari

Yola bu sefer Ankara’dan başlıyoruz. Tam 684 km ve 8 saat sürdü yolculuğumuz. Ankara’dan İzmir’e kadar yollar süper. Hiçbir zorluk ya da bozukluk yok. Yolda dura kalka geldiğimiz için süre biraz uzadı. Bu süreyi 1 saat kadar daha kısaltmak mümkün. İzmir’de Çeşme otoyolu’na giriyorsunuz. Yaklaşık bir 40 dk. sonra zaten Karaburun tabelasını takip ediyorsunuz. Yolun otoyoldan sonrası oldukça güzel ama bir o kadar da virajlı ve yorucu geçiyor. Okuduklarımıza göre otoyol ayrımından Karaburun’a kadar 302 adet viraj varmış. Biz saymadık ama o rakama ulaşmak mümkün gözüktü :) . Denize sıfır, virajlar sağlı sollu enfes manzaralar eşliğinde ilerliyoruz. Bir süre sonra bizi rüzgar karşılıyor. Deniz dalgalanmaya başlıyor.

dsc_0152

Karabarun‘a gideceğimizi söylediğimizde bize çok rüzgarlı olduğunu zaten tanıdıklarımız söylemişlerdi. Ancak biz bu kadarını tahmin etmiyorduk! Hatta bir tarafının rüzgarlı diğer tarafının normal olduğunu söylemişlerdi. Biz de rüzgarsız kısmına gidiyoruz demiştik herkeze. Karaburun’a varıyoruz. Nergis Butik Oteli arayıp tarif alıyoruz. Sokakların kıvrımlarından, yazlık evlerin içlerinden geçerek denize sıfır, nefis manzaralı otelimizi görüyoruz. Butik otelimiz 8 odalı bir yer. Ağustos fiyatları kişi başı 90 TL kahvaltı dahil. Otel sahibi Selim bey karşılıyor bizi. Selim-Nursel Gürses çifti işletiyor oteli. Otelin önüne parkediyoruz. Selim bey kimliklerimizi alıp girişimizi yaparken bizde odamıza çıkıyoruz. Muhteşem manzaralı, ikea’dan alınmış ya da o tarzda döşenmiş oda konseptleri ile içinizi ısıtan bir butik otel. Ancak bizim rüzgar problemimiz hala devam ediyor. Bir süre sonra denize gireceğimiz yerlere de inip bakıyoruz. Merdivenle aşağıya iniliyor, şezlongların konduğu alan betonarme ve denize de merdivenle girebildiğiniz bir alan yaratmışlar. Rüzgar dalgaları o kadar kuvvetli çarpıyorki çıkan “gümm” sesi ile “-neyse yarın gireriz zaten rüzgarlı” diyoruz.. Akşam yemeklerimizi söylüyoruz. Bu gece otelde yiyeceğiz zaten yoldan gelmişiz yorgunuz. Keşfe daha sonra başlarız. Yemekler geliyor. Ben şiş söylemişim, eşim soslu makarna. Gelen 3 şiş’ten henüz birincisinin yarısını yemişken rüzgardan yemekler buz gibi oluyor. Bu sefer hemen hızlı hızlı yemeye başlıyoruz soğumadan. Çünkü en sevmediğimiz şey sıcak yenmesi gereken yemekleri soğuk yemek. Zaten tatil demek, deniz, kum, güneş ve yemek keyfi değil mi? Bu sebeple yemekten pek keyif alamıyoruz. Herşey 10 dk. içinde bitmeli. Eşim üstüne sürekli birşeyler alıyor, çünkü güneş gitti ve ısı şimdiden 24 dereceye indi. Bunu sürekli bir rüzgarla düşününce, tatil falan hakgetire.

dsc_0135

Neyse diyoruz. Keyfimiz yerinde zaten Selim bey’le de konuştuk, tahminen yarın ve hatfa içi bu rüzgarın azalacağını çünkü bir kaç gündür böyle rüzgarlı olduğunu belirtiyor. Yemek sonrası çevreyi tanımak için yürüyüşe çıkıyoruz. Bir süre sonra geri geliyoruz, eşim rüzgara ve soğuya dayanamıyor. Bu arada tarihlerimiz 9 Ağustos, yani en sıcak dönem. Odamıza geliyoruz. Sabahı iple çekiyoruz. Mayolarımızı giyip denize gireceğiz ya..

Sabah dünden de daha hızlı bir rüzgar karşılıyor bizi. Hatta rüzgarın şiddetinden kahvaltı yapılan güzel manzaralı ön terastan arka terasa odaların önüne alınmış kahvaltı masaları. Selim bey çok rüzgarlı olduğunda kahvaltıyı oraya kuruyoruz diye bize söylemişti. Dalgalar yine “bamm..baamm” :( ..Tatilin ikinci gününe henüz girmişken ayağımızda pantalon ve üzerimizde kat kat giysi ile oturmak hiç güzel bir durum değil. Yan masadaki bir çift ile sohpet ediyoruz aynı durumdan onlarda şikayetçi, ki bayan hemen odaya gidip tekrar giyiniyor.

dsc_0138

Bu rüzgar hep böylemidir diye soruyoruz tekrar..Cevap..”-yarın geçer diye ümid ediyoruz..” ancak her gün yarın diye beklersek zaten 1 haftalık tatilimiz kazaklar ve pantalonlar ile geçecek. Eşimin sağlık durumunu da doktor özellikle üşütmemesini tembihlemişken..Hemen çıkış yapmaya karar veriyoruz. Daha sıcak bir yere gitmeliyiz ve vakit kaybetmeden. 2.3. günü bekleyecek ve vakit kaybedecek halimiz yok.

dsc_0130

Selim bey’e durumu izah ediyoruz. Eşi ile birlikte yemek yiyiyorlar. Sağlık problemi olduğunu ve bu soğukta tatil yapamayacağmızı anlatıyoruz. Ancak Nursel hanım bir anda gergin gergin bizimle konuşuyor. “-Oda sayımız az, siz bize 1 hafta demiştiniz, ben müşteri kaybediyorum” diyor. Bunları söylerken yemeğini yiyor ve yüzümüze bile bakmıyor. Zaten göz teması kurmakta mümkün değil, güneş gözlükleri ile konuşuyor. Halbuki müşteri ile göz teması kurmak, duygusal bir bağ oluşturmak, onları anlamak, çözüm bulmak bir anda ikinci planda kalıyor. Selim bey çözüm için çabalıyor..Bu arada Nursel hanım bize enteresan bir teklifle dönüyor, “-Eşiniz madem üşüyor, üzerine bir kaç giysi daha alsın!” Cevabımız net:

“-Ağustos ayındayız. En pahalı sezon için ücret ödüyoruz.Denize girmek, dinlenmek ve güzel yemekler yemek için geliyoruz. Üstümüze kat kat giyinmek ve güneşten faydalanamadıktan, denizden ise hiç faydalanamadıktan sonra bizim için burası bir anlam ifade etmiyor. Ayrıca söz konusu olan eşimin sağlık problemi ise, hiçbir şey bizim için daha önemli olamaz.”

Selim bey problem değil diyor. Çıkış işlemlerimizi yapıyoruz. 1 haftalık konaklama için bize yaptığı küçük indirimi yapamayacağını söylüyor. O kadar gerildik ki artık para falan umrumuzda değil :). Yeterki çıkalım. Güzel başlayan bir butik otel macerası bir gün içerisinde son buluyor.

İşimiz dolayısıyla satış ve pazarlama konularına hakimiz. Burada yapılan basit hatalar bizi bir daha ne zaman Karaburun’a götürür bilmiyorum ama çözüm oldukça basit idi. Her ne olursa olsun sağlık yüzünden çıkış yapan bir müşteri sağlığı düzeldiğinde oteldeki hizmeti beğeniyorsa yine gelir. Bu hüzden hiçkimse ile kapıları tam kapatmamak lazım. Ama Nursel hanımın gerginliği ve verdiği cevaplar tatil için gelmiş bir müşteriyi (bizi) geriyor ve en olmaması gereken durum münakaşa yaşanıyor. Tüm konuşmaları tabiki yazmadık sizlere, gerek yok. Sonuç önemli. Ancak hal, tavır ve konuşmalar hoş değildi. Yine Selim bey’e çözüm noktasında yardımcı olduğu için teşekkür ediyoruz.

7kardesler

Karaburun macerası sona eriyor. Ama gitmeden buralardan 7 Kardeşler dondurmasının tadına bakmak lazım. “Sakızlı” enfes dondurmaları var diye okuduk. Karaburun manzaralı, denizi gören çok güzel bir manzarası var. Oturup birer dondurma yiyoruz. Gerçekten lezzetli. Bu süre içinde daha önce gitmeye karar verdiğimiz ve vazgeçtiğimiz Marmaris Bozburun’daki Aphrodite Otel’i arıyoruz. Hemen yerimizi telefonla ayırtıyoruz ve yola çıkıyoruz…


7 Responses to “Yaz Tatili 1.Bölüm: Karaburun, Sakızlı Dondurma”

  • ergin murat Says:

    Tüh benden birkaç hafta önce gitseydiniz ben de dondurma yerdim. :)

    Vallahi yolları dahil çok sevdim Karaburun’u. Foça – Yeni Foça arasındaki yoldan daha keyifli ancak bir tane çok sert viraj var, bir anda dönüş tabelaları ardarda diziliyor ve frenleyemeden dönünce arkadakiler savruluyor :) Geri kalanı çok eğlenceli bence.

    Ben de İncili Koy’a gittim. Mavi bayraklı koylardan biri, suyu ilginç derecede soğuk. Ama evlerin kayaların üzerindeki konumları beni bölgeye hayran bıraktı. İşletmeciye sorduğumda kışın sert geçtiğini ve kimseler kalmadığını söylese de, oradaki evlerden birine yerleşerek internet bağlantımla hayatımı orada devam ettirmek istedim doğrusu.

    http://www.erginmurat.com
    http://www.isimsehir.net

  • sertac Says:

    biz de nergis otelde iki gecelik rezervasyon yapıp bir gece kalmıştık. nursel hanımın gerginliği bize de dolaylı olarak yansımıştı. biz gittiğimizde hava çok soğuk değildi (temmuz sonu), deniz de aşırı dalgalı sayılmazdı ama sakinlik-huzurdan ziyade azarlanma korkusu-gerilim gibi duygular içine girdik. mekan çok güzel elbette, deniz de harika, ama beklenmedik hava koşulları otel işletmesinin tavırlarıyla birleşince kaçış planları kurmaya başlıyorsunuz.

    yemeklere gelince: iskeleden odamıza tam çıkarken garson ve nursel hanım bizi yakalamış, akşam otelde mi yiyeceğimizi sormuştu. o an karar vermemiz için zorlandığımızı hissetmiş, “”e..e..evet.. otelde yiyelim” gibi bir basiret bağlanması yaşamıştık. mayolarla havlularla duşa giderken daha aramızda konuşmadığımız bir konu hakkında karar vermek durumunda kalmıştık. bir akşam yemeği yedik, ben yediğim bonfileyi oldukça az pişmiş (pişmemiş denebilir) bulmuştum. fiyatlar da tabi çok mütevazi değildi (karaburun ilçesiyle karşılaştırıyorum). bir de rüzgardan yemekler soğuyor evet, ona yapacak bir şey yok tabi.

    aslında karaburun un mütevazi bir balıkçı koyu var, orası oldukça keyif verici bir yer. bir de yedi kardeşler dondurmacısının kavunlu dondurması var, yedik, nefismiş….

  • Mavi Elmas Says:

    Karaburuna hiç gitmedim ama bu deneyiminizi aklımda tutarak yolculuğumu planlayacağım. Nergis otele gidilmeyecek o kesin. haritadan anladığım kadarıyla daha sonraları buralara gelmişsiniz. Neler yaptığınızı nerelere gittiğinizi merakla bekliyorum.

  • bora Says:

    Karaburun da büyük şansızlık yaşamışsınız. Geldiğiniz hafta normalde yazları hiç görülmeyen şekilde rüzgarlıydı, sonra normale döndü, ama o kadar yolu gel denize girmeden dön üzücü olmuş.
    Yine bekleriz.

  • ÇİFTÇİGÜZELLERİ Says:

    Bora bey merhaba,

    Evet şanssızlıklar peşimizi bırakmadı. Bir sonraki sefere umarız daha güzel anılarla paylaşırız. Bu arada sizin bloğunuzu sürekli takip ediyoruz. Herkese de öneriyoruz :) “sandaletliseyahat.blogspot.com”

    Sevgiler.
    Gezip Gördük

  • cerenceren Says:

    karaburun çok güzeldir.virajlar mahveder ama değer :)o kadar rüzgar olmaz aslında her yaz 3 ayımız orda geçer.şanssızlık olmuş sizinki…

  • pembe tanilli Says:

    Karaburun Nergis otelde bir şey değişmemiş her şey aynen kötü .ikea konsepti o dokuda nasılda itici sırıtkan duruyor,koca koca merdivenleri in çık olacak iş değil,denize gir duşa çık güneşlenmeye in,otele kafa yorana kadar ,sahile kafa yorsa Nursen hanım iyi olacak .
    geçen hafta kızımla gittim,Nursel hanımın havasından hava durumunu tam algılayamadım,hele hele yolladığı balıkçı lokantasından neredeyse kaçarcasına çıktık,albatros diye bir yerde şahane balık (granyoz )kalamaz ve mezeler ye

Leave a Reply