Yoros Kalesi

 


Cenevizliler tarafından yapıldığı sanılan (oradaki konuşulanlardan kulak misafiri olduğumuz kadar) ama aslında araştırmalarımızdan Bizans yapısı olduğunu anladığımız kale için yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk yeterli oluyor Göztepe’den. Havanın güzel olmasından mıdır bilinmez fakat, 200 metre yakınına yaklaşana kadar oldukça sakin ve güzel geldik. Sonrasında sağlı sollu araçların kenarlara park etmeleri ve sıkışan trafikten anladıkki hemen ilk bulduğumuz yere arabayı park etmek gerekiyor. Kale civarında yolları parke taşlar ile döşemişler, bu taşları neredeyse unutmaya başlamıştık oldukça hoş oldu bizim için.

Aracımız park edip kaleye nereden girecepimizi düşünürken bir cafe’ye doğru Ceneviz Kalesi tabelasını görüp içeriye giriyoruz. Cafenin içerisinden geçerken oldukça güzel manzarasını görüp iç geçiriyoruz. Yine merdivenleri takip edip dik basamakları çıkıyoruz ve Yoros kalesine giriyoruz. Geniş bir açık alan karşılıyor bizi kalede. İnsanların sur kenarlarından sırtını bize dönmesinden anlıyoruz ki manzaraya bir kaç adım kalmış. Hemen hızlı adımlarla surların dibine geliyor hatta üztüne tırmanıyoruz. İstanbul boğazına giren tankerleri selamlıyoruz. Tek kelime ile muhteşem bir manzara. Boğaz ayaklarınızın altında. Sürü halinde geçen kuşlar bile hemen altınızdan uçuyor. Koskoca tankerler minik gemilere dönüşmüş sizi selamlayarak boğaza giriyor.

Kaleyi incelemek için yürümeye başlıyoruz. Aslında ilk dikkatimizi çeken şey kale ile ilgili harhangi bir bilginin olmamasıydı. En azından turistik bir tabela bile yeterli olabilirdi. Ayakta kalan en büyük kısma doğru geliyoruz. Osmanlı zamanında kaleye ek kısımlar yapıldığını biliyoruz fakat burada sanırım artık hiçbirini görme şansımız kalmamış. Kabaca bir turdan sonra tekrar geldiğimiz merdivenlerden cafeye doğru iniyoruz. oturup oturmama arasında kararsız kalıp arabamıza biniyoruz ve anadolu feneri köyüne doğru yola çıkıyoruz. Muhteşem bir manzarası var, birde cafe’si. Eşsiz boğaz manzarası için mutlaka gelip görülmeli diyoruz.