Eki 16 2007

Ankara’da bayramı yaşamak..

Çarşamba akşamı çıktık yola. Yolda dostlarımız ile tatlı bir sohpetteyiz. Saray helvasız olmaz diyerek hemen ilk “Berceste”de durup helva alıyoruz. Yolculuğun kalan kısmını helva yiyerek daha da tatlı bir sohpet ile geçiriyoruz.

Bayram Ankara’da ayrı bir güzel. Şehir sakin. İnsanlar daha nezih. Kimbilir belki de çocukluğa duyulan özlem, geçmişi yine aramak, koklamak. Ailemizin yanına gidiyoruz. Onlarla beraber olmak, bayramı bayram gibi yaşamak için. Bu gidişimizde en çok dikkatimizi çeken şehirdeki inanılmaz sayıda ve hızla artan alışveriş merkezleri oldu. Eskişehir yolundan, İstanbul yoluna etrafınız alışveriş merkezleriyle sarılmış. Yinede güzel, Tunalı’sı, Bahçeli’si, Çankaya’sı, Ayrancı’sı, Ümitköy’ü, Kızılay’ı.

Tiyatro heryerde!;

Şehrin tüm kalabalığından sıyrılıp, hayal dünyasına girmenin o muhteşem tadı. Şinasi sahnesi havası ile o özlediğimiz lezzeti yeniden hatırlattı bize. Oyun 20.00’de başlamasına rağmen insan erkenden gidip içeriye bakınmak, duvarlardaki sözcükleri hissetmek, oyuncuların fotoğraflarına dokunmak istiyor. Ankara’ya gidipte Şinasi sahnesinde oyun izlemeden dönmek olmazdı. Bizde öyle yaptık!

Döner= Et+Soğan..

Döner dediğin et ve soğandan ibaret olur. Soğanı istersin ya da istemezsin ama, içerisinde patates, patates köftesi, amerikan salatası, turşu v.b. şeyler olmaz. Lezzeti etidir-soğanıdır. Bu sebeple Ankaraya gidince Ankara döneri yemek gerekir. Yerinden. Kömürde. Kızılayda “Cici Piknik” favori mekanımız, fakat bayram sebebi ile kapalıydı. Sürekli dolandık kömürde et döner yiyebilmek için, en sonunda Bahçeli 7. cadde üzerinde Hosta’ya uğradık. Neyseki açıktı. Üzerinize afiyet “özlemişiz!”