Haz 8 2009

Devrek,Bastoncular Çarşısı, Karadeniz Ereğli ve Balık Keyfi

Bu güzel 19 mayıs tatilinin son demlerini yaşıyoruz artık. Bir günümüz kaldı artık doyasıya yaşayabileceğimiz. Sabah el yapımı bastonlarıyla ünlü ‘Devrek’ üzerinden ‘Karadeniz Ereğli‘ye gideceğiz. Uygulama otelimizde yaptığımız kahvaltıdan sonra yola koyuluyoruz. Devrek yolu yine keyif alarak ilerlediğiniz bir yol. Yollar geniş ve yapılı. Yaklaşık bir saat sonra Devrek tabelasından giriyoruz. Geniş bir alana yayılmış bir ilçe izlenimini veriyor Devrek.

devrek_19mayis

Bastonlarıyla ünlü bu şirin yerde 19 Mayıs bayramı tüm hızıyla kutlanıyor. Her yerde bayraklar asılmış. Yer gök kırmızı derler ya aynen öyle. Ne kadar da sevimli oluyor bu şekilde ilçelerimiz, köylerimiz, şehirlerimiz…Tam anayol üzerinde ilerlerken Devrek stadı (ya da öyle bir yer) olduğunu düşündüğümüz alanda, neredeyse tüm ilçe halkıyla karşılaşıyoruz. :) Herkes 19 Mayıs gösterilerini izlemeye gelmiş sanki. Müzik çalıyor, gençler gösterilerini sunuyorlar, yüzlerce insan onlara alkış tutuyor, bayraklarımız dalgalanıyor. Muhteşem bir görüntü. Mutluluk doluyoruz bir anda. Bir süre yolun kenarına park edip onların bu gösterilerini izliyoruz. Ama güneş kavurucu oluyor ve bir süre sonra biz Devrek’e asıl geliş sebebimiz olan bastonlarını bulmak için tekrar yola çıkıyoruz.
dsc_0595

dsc_0592

Bir iki kişiye sorarak meşhur Bastoncular Çarşısı‘nı buluyoruz. Şehrin içinde kalmış, yanyana dükkanların sıralandığı küçük bir çarşıcık karşılıyor bizi. Toplamda 10-12 adet dükkan var. Aslında biz çok daha büyük ya da turistik bir yer olarak hayal etmiştik bu çarşıyı. En azından bir cazibe merkezi haline gelebilir ya da asıl amacaı satış ve gelir elde etmek olan çarşının albenili olması sağlanabilirmiş. Her dükkanın içerisinde onlarca çeşit, renk renk, boy boy, desen desen bastonlar buluyor. Birinden çıkıp diğerine giriyoruz. Dükkanında sürekli yeni bastonlar tasarlayan ve oracıkta üretmeye, şekillendirmeye başlayan esnaf muhteşem görüntüler sunuyor. Girdiğimiz her dükkanda sohpet ediyoruz. Bu kadar bastoncu arasında 2’de bayan bastoncumuz var. Sohpetimizi yapıp oradan ayrılıyoruz. Yolunuz buradan geçerse mutlaka uğrayıp bu bastonları görmenizi tavsiye ediyoruz. Şehirde başka vakit kaybetmeden Karadeniz Ereğlisi’ne doğru yola koyuluyoruz.

dsc_0591

K.Ereğlisine gitmek için Devrek’ten dağları aşarak gidilen bir ara yol var. O yolu tercih ediyoruz. Yaklaşık 30-40 km. Dağları tırmanmaya başlıyoruz. Devrek aşağıda kalıyor. Aman Allah’ım o ne muhteşem zenginlik, her yer yemyeşil. İşte size bir karadeniz klasiği. :) Yollar bir sağ bir sol hatta sağ yaparken sol gibi yoğun virajlı olmaya başlıyor. Sürekli köylerin ve taze dağ havasının içerisinden geçerek devam ediyoruz. Mesafe km. olarak kısa ancak neredeyse hızımız 20’yi hiç aşamıyor. K.Ereğlisine gitmek 1.5 saat gibi bir süre alıyor. Buna dur kalklar, manzaralara bakmalar, nefis dağ sularından içmeler de dahil :) . Bu yolu kendine ve arabasına güvenenlere tavsiye ediyoruz. Onun haricinde girmeyin :) Mide bulantısı yol tutması olanlar ise hiç geçmesin bile..

eregli_panorama1

Karadeniz Ereğli’ye girdiğimizde artık büyük ve gelişmiş bir şehirde olduğunuzu hissediyorsunuz. Binalar yükselmeye, arabalar değişmeye, sokaklar oldukça yoğun ve kalabalık olmaya başlıyor. Bizim amacımız şehre bir bakış atıp, havasını teneffüs etmek. Bir balık yiyip ardından İstanbul’a dönmek. Önce aracımızla bir kısa şehir turu yapıyoruz tanımak için. Trafik olmaya başlayınca bunu sahil şeridinde aracımızdan inerek yapıyoruz. Herkes sahilde yürüyor neredeyse. Nefis. İşte sahil yerleşimlerinin en güzel yanıda bu. Deniz her an yanıbaşınızda. Parklar geniş, yeşillikler bol. Sahil boyunca bir ileri bir de geri tur yapıp acıktığımızı hissediyoruz. Ne yeriz? Tabiki Balık! Gözümüze kestirdiğimiz bir iki kişiye (yerel halktan) nerde güzel yiyebileceğimizi soruyoruz. Herkesin cevabı net: ‘-Balık yemek istiyorsanız iskelenin oradaki yerlerde yiyin.’

dsc_0619

İskelenin sonunda 4-5 balıkçı yan yana duruyor. Hepsi müşteri kapma yarışında. Israr var sürekli. Ancak biz yine tercihinimiz kalabalık olandan yana kullanıyoruz. Çoğu zaman bu yöntem işe yarıyor. :) Yemek konusunda risk almak her zaman güzel sonuçlanamayabiliyor. Engin Balık Restorant‘a girip İstavrit ve salata siparişlerimizi veriyoruz. Bizim için aynı zamanda Amasra ile karşılaştırma imkanı da doğuyor. :) Servis oldukça yavaş da olsa balıklar oldukça lezzetli biçimde midemize iniveriyor. Salata Amasra salatasından farklı olarak üstünde peynir rendeli olarak geliyor. Salata tercihimiz Amasra’dan yana ;) . Karnımız tok. Artık yavaş yavaş dönüş vakti.

dsc_0620

dsc_0623

K.Ereğli’den Akçakoca’ya kadar sahile paralel muhteşem Karadeniz mazarasıyla ilerliyorsunuz. Keşke İstanbul’a kadar yol böyle olsa dedirtiyor.. Akçakoca’dan Düzceye çıkıyor ve İstanbula 2.5 saat sonra varıyoruz. Küçük Karadeniz gezisi olarak çok keyif aldık bu gezimizde. Asıl büyük Karadeniz gezisi için beklediğimiz uygun zamanı artık daha da bir heyecan ile bekliyoruz..