Nürnberg

Münih gezimizi tadı damağında bırakıp, kendimizi Nürnberg yollarına atıyoruz. Aracımızı bir metro durağına yakın park edip, günlük biletlerimizi alıp metroyu beklemeye başlıyoruz. Fakat her metro öncesi yaşadığımız heyecan yine karşımızda. Hangi durak burası?, nerede ineceğiz? nasıl aracımıza tekrar ulaşacağız… :) Hemen metro haritaları alınıyor, hesaplamalar ve ölçümlerden sonra yolumuza koyuluyoruz. Heyecan bitiyor mu tabiki hayır..ne zaman ki biz şehir meydanına geldiğimiz durakta kayıpsız inebiliyoruz o zaman heyecan bitiyor.

Beklenmedik küçük ama aslında büyük bir sıkıntımız oldu burada, fotoğraf makinamızın şarjı için hazırlıksız yakalandık. Bu sebeple çok fotoğraf çekmeyi bırakın bir kenera, elimizdeki bir iki kare çekimden başka bir resim maalesef sunamıyoruz sizlere. Bunu anlatımımızla hafifletmeye çalışacağız.

Şehir meydanında bizi Frauenkirsche (bayanlar kilisesi) karşılıyor. Oldukça eski ve tarihi bir yapı. Tüm kiliselerde olduğu gibi bunda da bir çok süsleme, motif ve detay bulunmakta. Hemen onun önündeki büyük ve geniş alan pazar alanı olarak kullanılıyor. Pazarları aynı bizim pazarlarımıza benziyor. Zaten bu pazarlarda çalışanların bir çoğu da Türk. Yine bu meydanda şehir turu atan küçük tren gibi vagonları olan bir turistik araç bulunmakta. Bizde bu araca binip hızlı ve önemli detayları görme, dinleme keyfine eriştik Böylece aslında yürüyerek göremeyeceğimiz bir çok yeri de görmüş olduk. Yürüyerek gezmeden önce bu turu yapmakta fayda var. Çünki hangi istikamette neler var sorularına cevap bulabiliyor ve ona göre kendi planınızı yapabiliyorsunuz. Bu tur kişi başı 6 Euro. Grup indirimleri, öğrenci indirimleri gibi bazı indirimler yine birçok yerdeki gibi mevcut. Eğer kalabalıksanız mutlaka bu indirimleri sorun.

Aslında şehir tarihsel olarakta çok önemli. Özellikle Hitler’in bile yargılandığı meşhur Nürnberg Mahkemeleri, şatolar, katedraller..2. Dünya savaşı sırasında oldukça ağır bir bombardımana maruz kalıyor ama enteresandır ki sadece ayakta Nürnberg mahkemeleri kalıyor. Sanki Nazilerin yargılanmasını istercesine. Bu sebeple şehir aslında baştan aşağı yeniden inşa edilmiş. Buraya kadar herşey normal. Ama en etkileyicisi tüm eski orjinalliği korunmuş. Duvarlar eskiden nasılsa yine aynı biçimine, pencerelerine, çatılarına iç kısımlarına kadar aynı orjinalliği korumuşlar. Bizim onların en sevdiğimiz yönü de bu zaten.

Yine ara sokaklardan birinde Albrecht Dürer’in evi de bulunmakta. Vakti olanların burayı da görmeleri gerekiyor. Yemek içmek isteyenleri meydandaki birçok cafe, restoran karşılıyor. Oldukça küçük farklı butik mağazalar var. Çok hoşumuza gitti açıkçası.

Son söz: “-Vay efendim ben nazilerden korkarım”, “-Aman ne yapacağız minicik bi şehir”, diyip bu güzel şehri hor görmeyin. Özellikle şehrin tarihi mekanları oldukça güzel. Görmeden geçmeyin. :)