Büyükada
Kafanıza estiğinde hele hele anadolu yakasındaysanız hemen ulaşmanız mümkün adalara. Henüz sıcak havaların başında olduğumuzdan çok aşırı bir kalabalık yok. Bostancı vapur iskelesinde vapurumuza oturup beklemeye başlıyoruz. Belirli saatlerde kalkan şehir hatları vapuru ve küçük motorlar ile adalara ulaşmak oldukça basit ve ekonomik. Bütün ulaşım araçlarında Akbil geçerli. Yapmanız gereken tek şey kalkış ve varış saatlerini kontrol edip programınızı ona göre ayarlamak.
Yaklaşık 30 dakika sonra vapurumuz iskeleye doğru yanaşmaya başlıyor. Eğer ilk defa gidiyorsanız diğer adalara da uğradığından hangi adaya vapurun yanaştığını öğrenmekte fayda var çünki anons yapılmıyor vapurda. Zaten genelde de en kalabalık insan topluluğunun indiği ve bindiği iskele Büyükada oluyor. İner inmez sağlı sollu dondurmacılar ve waffle satan küçük mekanlar var. Havanın sıcak olması bizi meşhur yazan dondurmacılardan birine yanaşıp dondurmalarımızı alıyoruz. Fakat ne yalan söyleyelim dondrumalar hazır dondurma ve pek lezzetli değil.
Hemen üst kısımda bulunan meydana doğru yürümeye başlıyoruz. Meydanda ve hemen sol tarafında bir çok yemek yiyebileceğiniz mekanlar bulunmakta. Bunlarda deniz ürünleri ya da başka istediğiniz kebap türü şeyler mevcut. Çoğu yer alkol servisi de yapmakta. Hemen bu mekanları da geçince sağlı sollu bir çok bisiklet kiralayan yerler geliyor karşımıza. İnsanlar akın akın bisiklet kiralıyor. Eski bisikletler 3 yeni bisikletler 5 ytl. İsteğe göre birçok bisiklet modeli bulmak mümkün. Aynı biçimde etrafta onlar faytoncu da bulunmakta. Bunlarda herhangi birini kiralayıp ada turu yapmak mümkün. Biz tercihimizi mahallelerin arasında yürüyüş yapmak olarak seçiyoruz.
Sokaklar o kadar güzel ve hareketli ki herkesin konuştuğu ortak konu ”burada ev alıp yaşayamaz mıyız?” oluyor. Evler güzel insanlar bahçeleriyle uğraşıyor. Etraftan bisikletliler geçiyor. Elektrikli motorsikletler sessiz sessiz gidiyor (En hoşumuza gideni de bu oldu çevre adına). Yaklaşık bir saatlik yavaş bir yürüyüşten sonra bir boş fayton görüp adanın kalanını onunla geziyoruz. Büyük ve küçük tur adında iki farklı tur seçeneği veriyor faytoncular. Büyük tur 45, küçük tur 30 Ytl. Biz piknik alanına kadar yürümüş olduğumuzdan büyük turu 35 Ytl’ye yaparım abi diyor faytoncu. Faytonda bir yandan güzelliklere bakarken diğer yandan sürekli faytoncudan ada ile ilgili bilgi almanız mümkün. Adanın yerleşim olmayan diğer kısımlarında köpek barınakları ve at bakım çiftlikleri yapılmış. Oldukça modern görünen bu tesisler atların boş zamanlarında tutuldukları ve bakımlarının yapıldıkları yerler. Bu arada yol boyunca ortada boş boş gezinen atlara rastlamak mümkün. Öğrendiğimize göre onlar dün çalışıp yorulan atlarmış. Bir gün bir çift diğer gün diğer çift çalışıyormuş atların. Eski tarihi yapıların, Rum mezarlığının ve eski ahşap Rum yetimhanesinin ( bu yetimhane dünyada 2. en yüksek ahşap bina) yanısıra, Reşat Nuri Güntekin’in müze evi’ni de görmek mümkün yolda.
Tekrar başladığımız iskele tarafında turu bitiriyor ve hemen o nefis kokan balıklardan yemek için yer arıyoruz. Ararken mahallerin içerisinde manavlar, kasaplar, fırınlar..tam bir eski İstanbul. Muhteşem. Nerede yiyelim derken eski tecrübelerimizden :) mutlaka fiyat listelerine bakıyoruz. Heryerin fiyatı aşağı yukarı aynı olmasına karşın hepsi pazarlığa açıklar. Denize sıfır yerler daha pahalı olmakla beraber eşsiz bir mazarayı da beraberlerınde sunuyorlar. Biz listelere bakarken hemen yanımıza gelen yetkililer, porsiyonu 18 yazan balığı 15’ten yazarız gibi enteresan teklifler yapıyorlar. Biz daha iç kısımda bulunan yerlerden birine geçiyoruz. Hamsi, midye tava’dan oluşan bir sipariş veriyoruz. 4 kişi 33 Ytl hesap ödüyoruz. Dönüş için bu sefer küçük motorları tercih ediyoruz. Yine 30 dk süren bir yolculuktan sonra Bostancı iskelesine varıyoruz.
Bütün gün yediğimiz taze oksijenin ardından yogunluğumuzun hat safhada olduğunu farkediyoruz. Ayaklarımız geri geri gidiyor. ”Yeter artık bugün yürüdüğüm diyor. Hemen eve..hemen..” En son koltuk üzerinde uyuya kaldığımızı hatırlıyoruz. Muhteşem güzellikleri ile bir sonraki seferde başka adalar diyoruz..size de mutlaka gidin demekle yetiniyoruz.